BELİRTEÇ

ZARFLAR (BELİRTEÇLER)
Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların veya kendi gibi belirteç olan sözcüklerin anlamlarını çeşitli yönlerden etkileyen sözcüklere zarf ya da belirteç denir.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi zarfların dört görevi vardır.
a) Zarflar fiilin anlamını belirler
    Kitaplar temiz tutulmalı.
    Bu saat iyi çalışıyor.
b) Zarflar fiilimsinin anlamını belirler.
    Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
    Onu iyi tanımaya çalışıyorum.
c) Zarflar sıfatın anlamını belirler.
    Sahilde çok güzel oteller var.
    Orada çok iyi bir arkadaşım var.
d) Zarflar başka bir zarfın anlamını belirler.
    Adam çok doğru söylüyor.
    Bu saat çok iyi çalışıyor.
 
Belirteçler beş çeşittir.
1.Durum (niteleme) belirteçleri
2.Zaman belirteçleri.
3.Yer yön belirteçleri.
4.Nicelik (azlık-çokluk) belirteçleri.
5.Soru belirteçleri.
 
1.DURUM (NİTELEME) BELİRTEÇLERİ:
Eylemleri, eylemsileri, sıfatları ya da belirteçleri durum anlamıyla belirten, yani onların nasıl olduğunu gösteren belirteçlere durum belirteci denir.
●Durum belirteçleri çok çeşitlidir. Bunlar adını, görevlerinden ve söze kattıkları anlamdan alır.
Durum belirteci olarak kullanılan sözcüklerin başlıcaları: elbet, yine, keşke, inşallah, belki, kuşkusuz, evet, var, yok, yalnızca, eğer, şayet, teker teker, az çok, işte, mutlaka, asla, hiç, şüphesiz, tekrar...
 
NİTELEME BELİRTEÇLERİ
Eyleme, eylemsilere sıfatlara ya da belirteçlere yöneltilen “nasıl" sorusuna yanıt veren ve onların niteliğini belirten sözcüklerdir.
     Niteleme belirteci olarak kullanılan sözcüklerin başlıcaları: güzel, iyi, tertemiz, dosdoğru, böyle, şöyle, öyle...
Niteleme belirteçleri:
1.Eylemlerin, eylemsilerin niteliğini belirtir:
O herkese dürüst davranır.
Bana gülerek yaklaştı.
Bu yıl işleri iyi gidiyormuş.
Her şeyi dosdoğru anlat bana.
Aşı olan öğrenciler ağlaya ağlaya evlerine döndüler.
Anlatılanları sessizce dinliyorduk.
Her yerde ileri geri konuşma.
Okula geç kaldık, hızlı yürüyoruz.
Teyzem güzel giyinmeyi çok sever.
Onun böyle konuşması beni çok üzdü.
 
2.Sıfatların niteliğini belirtir:
Daha önce böyle güzel bir yer görmemiştim.
Açık mavi giysiler ona çok yakışıyordu.
3.Belirteçlerin niteliğini belirtir:
Hep böyle sistemli çalışmalısın.
 
UYARI: Her ikisinin de sorusu aynı olduğu için durum zarfıyla niteleme sıfatı karıştırılmamalıdır. Durum zarfları fiilleri belirtirken niteleme sıfatları isimleri niteler.
Örnek Soru:
Aşağıdakilerin hangisinde cümlenin anlamını “durum” bakımından tamamlayan bir sözcük vardır?
A) Anlatılanları sessizce dinliyorduk.
B) Öğleyin bize geleceğini söylüyor.
C) Kimlik kartını cüzdanına yerleştirdi.
D) Bu yıl Ege kıyılarını gezmek istiyoruz.
E) Aşırı sıcaklardan çamların çoğu kurudu.
                                               1995 ÖSS
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ağır” kelimesinin görevi “Ağır bir hastalık geçirdiğini bilmiyordum.” cümlesindekinden farklıdır?
A) İşler neden bu kadar ağır gidiyor, anlamıyorum.
B) Ağır ve kirli hava çocuklara daha çok dokunuyormuş.
C) Kapı açılınca etrafa ağır bir koku yayıldı.
D) Suçlarken bile çok ağır sözler kullanmadı.
E) Sağlığı, ağır işlerde çalışmasına engel değil.
                                               1983 ÖSS
►OLASILIK BELİRTEÇLERİ: Anlatıma olasılık anlamı katan belirteçlerdir. Olasılık belirteçleri “ galiba, belki, ola ki, bakarsın, kim bilir…” gibi sözcükler ya da sözcük öbekleridir.
Belki ben de gelirim.
Bakarsın seni dinler.
►KESİNLİK BELİRTEÇLERİ: “Mutlaka, asla, elbet, elbette, hiç, hiç mi hiç, kuşkusuz, şüphesiz ne olursa olsun, ...”gibi kesinlik bildiren sözcükler de durum zarfı sayılır.
Bunu sen de biliyorsundur kuşkusuz.
Onu asla aramam artık.
O gün hiç param yoktu.
Mutlaka gelmelisin.
Onu hiç görmedim.
►YAKLAŞIKLIK BELİRTEÇLERİ: Anlatıma “tam değil, ona yakın” anlamı katan belirteçlerdir.
Yaklaşıklık belirteçleri “hemen hemen, az çok, iyi kötü, aşağı yukarı, şöyle böyle…” gibi ikilemelerdir.
Ben de az çok biliyordum bunun nedenini.
Aşağı yukarı bir yıldır görüşmüyoruz.
Kilolarımız hemen hemen aynıydı.
►YİNELEME BELİRTEÇLERİ: Söze yineleme anlamı katan belirteçlerdir.Yineleme belirteçleri “ara sıra, zaman zaman, bazen, kimi kez, arada bir, ikide bir, yine, gene, tekrar, bir daha…” gibi sözcükler ya da söz öbekleridir.
Kardeşine bir daha böyle davranma.
Ben gene ararım seni.
İkide bir borç istiyor ondan bundan.
►KOŞUL BELİRTECİ: Cümledeki koşul anlamını güçlendiren ve yalnız koşullu cümlelerde kullanılan belirteçlerdir.
Koşul belirteci olarak “eğer, şayet” sözcükleri kullanılır. Bu sözcükler çıkarıldığında cümlede koşul anlamı bulunduğu için anlamda bir değişme olmaz:
Eğer gelemeyeceksen biz sana gelelim.
Şayet borcunu ödemezse beni ararsınız.
“Evet, hayır..”gibi sözcükleri de çeşitli anlam ayırtılarıyla durum zarfı olurlar.
“Hayır ben böyle demedim.”
 
2. ZAMAN BELİRTEÇLERİ:
Eylemleri ve eylemsileri zaman bakımından belirleyen zarflardır. Eyleme ve eylemsiye “ne zaman” sorusu sorularak bulunur.
Zaman belirteci olarak kullanılan sözcüklerin başlıcaları: dün, bugün, yarın, şimdi, demin, sonra, er geç, gece, gündüz, hemen, ilk önce, ansızın, geceleyin, akşam, akşamleyin, öğleyin, sabah, sabahleyin, yazın, kışın, güzün, erkenden, ilkin, gelecek ay, sonra, sabahtan beri, ansızın, eskiden, çoktan, evvela, artık, günlerce, aylarca, yıllarca ...
Ankara’ya geçen yıl geldik.
Tatile yazın çıkacağız.
İzmir’e gelecek yıl gideceğiz.
Baban biraz önce geldi eve.
Oraya hemen gitmeni istiyorum.
Yıllarca ayrılık rüzgarı esti.
Sizinle bu konuyu yarın görüşürüz.
Uzun zamandır akşamları uyuyamıyorum.
UYARI:
1.Zaman bildiren sözcükler ne zaman sorusunun yanıtı olmadıkları zaman zarf olmazlar, ad olurlar.
Ekvatorda akşam birden çöker.
Sabah hepimize mutluluk veriyordu.
Akşam, erken iner mahpushaneye.
Akşam günün en sevdiğim zamanıdır.
Gece, şarkı söylüyor sessizliğe.
2.Zaman zarfları çekim eki alabilir:
Akşamları eve yorgun gelir.
Sabaha beni tekrar ara.
3.”Daha” sözcüğü “henüz” anlamıyla kullanıldığında zaman, miktar anlamıyla kullanıldığında azlık-çokluk zarfı olur.
Babam daha gelmedi.
Yemekten biraz daha istedi.
 
UYARI: Zaman anlamlı iki sözcük birlikte kullanılarak zaman zarfları da pekiştirilebilir.
Hemen şimdi gel buraya!
Şimdi derhal evi terk et!
UYARI:Adlar, ad ve sıfat tamlamaları, edatlarla öbekleşerek zaman zarfı oluşturabilir.
Akşama kadar dönerim.
Sabaha kadar gözüme uyku girmedi.
Bu yıl sonuna kadar evleneceğim.
Saat ikiye doğru yataktan kalktı.
Öğleden önce burada buluşalım.
Yağmur, gece yarısından itibaren hızlandı.
Arkadaşın, yarım saatten beri seni bekliyor.
Amerika’dan bir hafta önce döndü.
Kar dün sabah yazmaya başladı.
►GÖSTERME BELİRTECİ: “İşte” sözcüğü gösterme bildiren durum zarfıdır.” Yüklemden sonra kullanıldığında söze “övünme, direnme” gibi anlamlar katar:
Bak işte geliyor.
İşte bizi bu hallere düşüren adam karşıda duruyor.
İşte otobüs de geldi.
Yazmıyorum işte!
Başardım işte!
 
3. YER-YÖN BELİRTEÇLERİ:
Eylemleri ve eylemsileri yer-yön bakımından belirleyen belirteçlerdir. Eylem ya da eylemsiye “Nereye?” sorusu yöneltilerek bulunur. Başlıcaları şunlardır: içeri, dışarı, aşağı, yukarı, ileri, geri, beri, öte…
Biraz daha ileri gider misiniz?
İsterseniz aşağı inenlerle görüşün.
Aşağı inip bakalım.
Yukarı çık, beni bekle.
İlerigit, birazgeri gel.
Hemen dışarı çıkalım; yoksa zehirleneceğiz.
UYARI:
1.Bu sözcüklerin yer-yön belirteci olması için yalın durumda kullanılması ve “nereye” sorusunu yanıtlaması gerekir.
2.Bunlar çekim eklerini alınca tür bakımından ad olur. Öğeler bakımından da yalın durumla yer yön belirteciyken zarf tümleci olan bu sözcükler, -i durumuyla belirtili nesne; -e, -de, -den durumlarıyla dolaylı tümleç olur.
Üşüdüyseniz içeri girelim.      
İçeriyi az önce temizlemiştim.
Az önce içeriye geçtiler.         
İçeride yine gürültü arttı.    
İçeriden garip sesler geliyor.  
Elindeki kartopunu yukarıya fırlattı.
Müzik sesi aşağıdan geliyor.
Irmağın yukarısında çok balık var.
*“-e doğru” ve “-e karşı” edatları adlarla öbekleşerek yer-yön zarfı oluşturabilir.
İstasyona doğru yürüdüler.”
Denize karşı oturmuş, çay içiyorlardı.”
 
UYARI: “Aşağı, yukarı, ileri, geri, öte, beri, alt, üst ” sözcükleri adların önünde yer alırsa sıfat olur.
Yukarı çıktın mı? (zarf)
Yukarı kata çıktın mı?(sıfat)
Alt kata bir daha bakalım.
Arka tarafta ev yıkılmış.
Araba geri vitese geçmiyor.
Şehrin üst mahallelerinde su boruları patlamış.
Katil, içeride saklanıyordu. (ad)
Dışarı her zamankinden daha soğuk bugün. (ad)
Örnek soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer-yön belirteci, tamlayan olduğu için adlaşmıştır?
A) Dışarının gürültüsü hepimizi rahatsız etti.
B) Kapının önüne oturmuş geleni geçeni izliyor.
C) Yukarıya çıkıp arkadaşımla görüşeyim.
D) Beş yüz metre ileriden sağa döneceksiniz.
E) Çocuğun üstüne kocaman bir battaniye örtmüşler.
 
4.NİCELİK (AZLIK-ÇOKLUK) ZARFLARI
Fiilleri, fiilimsileri, sıfatları veya kendisi gibi zarf olan sözcükleri nicelik (azlık-çokluk; miktar) bakımından belirleyen sözcüklerdir. Fiile, fiilimsiye, sıfata veya kendisi gibi zarf olan sözcüğe “ne kadar?” sorusu sorularak bulunur.
Başlıca azlık çokluk belirteçleri: en, epey, fazla, daha, gayet, o kadar, pek, ziyade, biraz, azıcık, oldukça, hemen hemen, daha iyi, az çok, hayli, kısmen, hep, eksik, çokça, hiç, çok, pek az, çok az, daha çok, çok fazla...
Azlık çokluk zarfları fiilleri belirtebilir:
Çok konuşuyorsun.
Dolmadan biraz yedim.
Akşam fazla uyumamış.
Bugün çok çalıştı.
Biraz yorgunum.
Sen daha akıllısın.
Bu gece az uyudu.
Azlık çokluk zarfları fiilimsileri belirtebilir:
Çok konuşanı kimse sevmez.
Çok çalışan başarılı olur.
O pek istenmeyen biridir.
Az konuşmak bir erdemdir.
Azlık-çokluk zarfları sıfatların derecelerini de belirtebilir:
Çok güzel bir film izledik.
Pek sevimli bir kuzu bu.
Ne güzel bir evin var.
Böyle yaramaz çocuk görmedim.
Cennet kadar güzel vatanımız var.
Pek cici bir kız.
Baloda gayet şık kadınlar vardı.
En büyük ödülü biz kazandık.
Azlık-çokluk zarfları kendi türünden zarfları da belirtebilir:
Çok güzel konuşuyorsun.
Çok fazla çalışmak onu yordu.
Yemekler pek güzel görünüyordu.
Yendik; ama azıcık zor oldu.
 
UYARI: Çoğu kez iki nicelik zarfı bir arada kullanılır. Pek çok, daha çok, daha az, daha fazla, en az, ençok, en fazla pek fazla, çok fazla... gibi. Bu öbeklerdeki sözcüklerin ikisi de nicelik zarfıdır; birinciler ikincilerin anlamını güçlendirmektedir.
“Bu yeterli değil; daha fazla çalışmalısınız.”
“Bu ev en çok yirmi milyar eder.”
UYARI: Daha” sözcüğü “henüz” anlamında kullanılıyorsa zaman zarfı olur.
“Kapılar daha açılmadı.”
UYARI: Adlar, zamirler, ad ve sıfat tamlamaları “kadar” edatıyla öbekleşerek nicelik zarfı oluşturabilir.
Cennet kadar güzel bir yurt köşesiydi burası.”
“Biz sizin kadar zengin değiliz.”
Elli metre kadar yürü, sonra sağa sap.”
           
 
 
DERECELENDİRME
UYARI: Azlık çokluk belirteçlerinden “kadar, daha, pek, en, gayet” sıfatların önüne gelerek onları derecelendirir.
a)Eşitlik belirteci: kadar
   Benim kadar hızlı koşamazsın.
 Cennet kadar güzel bir koya uğradık.
b)Üstünlük belirteci: daha
   Bu araba daha güzel.
   Bahçeye daha büyük bir kapı yapmalıyız.
c)En üstünlük belirteci: en
  En güzel boya filli boya.
   En değerli oyuncu seçildi.
d)Aşırılık belirteçleri: çok, pek, gayet, fazla, çokça, epeyce, az, azıcık, biraz...
   Senin çok çalışman gerekiyor çok...
   Çok yetenekli öğrencilerimiz var.
 
5.SORU BELİRTEÇLERİ:Eylemlerin, eylemsilerin anlamlarını soru yolu ile belirleyen zarflardır.
Soru belirteçleri eylemlerin ve eylemsilerin zamanına, durumuna, niteliğine, niceliğine ilişkin açıklamalar isteyen sözcüklerdir.
Ne zaman, ne, ne diye, niçin, ne şekilde, ne türlü, nasıl, ne biçim, nice, hani, nerden, ne denli, ne kadar... gibi sözcük veya sözcük grupları soru belirteci olarak görev yaparlar.
Bunu bana nasıl yaparsın?
Beni niçin aradığını söyledi mi sana?
Bu soruyu neden kendisine sormuyorsun?
Neden gelmek istediğini bilmiyordum?
Niye gitmedin oraya?
Ne bakıyorsun öyle?
Bunları ne diye sana anlatıyorum sanki?
Uçağın ne zaman kalkacağını biliyor musun?
Burada ne kadar kalacaksınız?
Sen ne biçim konuşuyorsun benimle?
İzmir’e neyle gitmeye karar verdiniz?
Dün gece kiminle beraberdin?
Hani beni seviyordun?
 
UYARI: Soru anlamlı sözcüklerin üç türde kullanıldığını unutmamalıyız:
a)Bir adın yerine kullanıldıkları zaman soru zamiri,
    Bu adamların hangisi senin enişten?
    Dolabı kim açtı?
b)Bir adı belirttikleri zaman soru sıfatı,
    Hangi soruyu çözemedin?
    Nasıl bir kitap arıyorsunuz?  
    Hangi kapıyı açtın?
    Şu anda hangi konuyu işliyorsunuz?
c)Bir fiil ya da fiilimsiyi belirttikleri zaman soru zarfı olurlar.
    Buraya nasıl geldiniz?
    Yukarıya nasıl çıkabiliriz?
 
UYARI:Bir soru cümlesine verilen cevap zarf ise soru sözcüğü de zarf olur:
Çocuklar ne zaman gelecek? (Yarın)
İşçiler nasıl çalıştı. (İyi çalıştı.)
UYARI: “Ne” ve “neden” sözcükleri niçin anlamıyla kullanıldığında soru belirteci, bunun dışında soru adılı olur:
Burada amaçsızca ne dolaşıyorsun? ( soru belirteci)
Bugün bize ne getirdin?                     ( soru zamiri)
Bize ne gün geleceksiniz?                  ( soru sıfatı )
UYARI:
Soru anlamlı sözcüklerin bazıları cümlede ad olarak da kullanılabilir.
“Olayın nedenini, niçinini araştırdın mı?”
Yukarıdaki cümlede “nedenini, niçinini” sözcükleri ad olarak kullanılmış ve belirtili ad tamlaması kurmuştur.
 
Örnek soru:
“Ne” sözcüğü cümlelerin hangisinde diğerlerinden farklıdır?
A) Bu adam ne satıyor sor bakalım.
B) Ben ne utanacakmışım, sor bakalım.
C) O, elinizdeki nedir?
D) Ne gün yola çıkacaksın?
E) Dünyada ne adamlar var yahu.
UYARI:
Zarf olarak kullanılan pek çok sözcük cümlede başka görevlerde de kullanılır. Bu yüzden sözcüklerin farklı kullanımlarına dikkat etmek gerekir.
Tatlıdan sadece biraz yedim. (Miktar zarfı)
Bunların birazı yarına kalsın. (Belgisiz zamir)
Adam çok utanmış. (Miktar zarfı)
Bugün çok işi varmış.  (Belgisiz sıfat)
Çoğu gitti azı kaldı.    (Belgisiz zamir)
Böyle lezzetli yemekler görmedim. (miktar zarfı)
Böyle insanları tanımak bir şereftir. (İşaret sıfatı)
Daha önce böylesini görmemiş. (İşaret zamiri)
Onun hırsız olduğunu nasıl anlamış? (Soru zarfı)
Nasıl bir adam şu senin baban? (soru sıfatı)
Sen bana ne bakıyorsun öyle? (soru zarfı)
Ne muhteşem bir manzarası var ! (Miktar zarfı)
Bugün bana ne aldın?    (soru zamiri)
Yurda ne gün döneceksin? (soru sıfatı)
Yıllardır beni ne aradı ne sordu. (Bağlaç)
Bana çok kötü davrandı. (Durum zarfı)
Kötü adamlar asla kazanamaz. (Niteleme zarfı)
Kötülerle savaş hiç bitmeyecek. (Adlaşmış sıfat)
 
ZARFLARIN CÜMLEDEKİ GÖREVLERİ
1.Belirteçler, cümlede zarf tümleci görevinde bulunur.
Herkes aşağı insin.
Seninle yarın konuşalım
Benimle yavaş konuş.
Bize uğramadan gitme.
2.Ad niteliği kazanarak yüklem (ekeylem alarak), özne, ve tümleç olur; tamlayan ve tamlanan olur:
Bunlar çok önceydi.
Akşam erken iner mahpushaneye
İçerinin havası iyi değildi.
 
BELİRTEÇLERİN YAPISI:
Belirteçler yapılarına göre üçe ayrılır:
1.Basit Belirteçler: Yapım eki almamış belirteçlerdir.
Ödevimi şimdi yapıyorum.
Dün pazara gitmiştim.
2.Türemiş Belirteçler: Yapım eki alarak oluşmuş belirteçlerdir.
Erken kalkıp çabucak giyindim.
Ayvalık’a yazın gideceğiz.
3.Bileşik Belirteçler: Birden fazla sözcüğün birleşmesiyle oluşan belirteçlerdir.
Masaları gelişigüzel yerleştirmişler.
Bugün hava ısındı.
4.Belirteç Öbekleri: Belirteç olarak kullanılan ikileme, söz öbeği ve deyimlerdir.
Yanına hemen şimdi geliyorum.
O adam karşıma ikide bir çıkmaz mı?
Bu işi er geç başaracağım.
Akşama doğru ona uğrarız.
 
Örnek soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “zor” sözcüğü sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Zor işleri hep bana yaptırıyorsun, diye yakınıyordu.
B) İstemeden zor bir çalışmanın içine girmişti.
C) Terlemiş, çok yorulmuştu, zor yürüyordu.
D) Öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu anlamıştı.
E) Zor günler geride kaldı; rahat edeceğiz artık diyordu.
 
Örnek soru:
Aşağıdakilerin dizelerin hangisinde “böyle” kelimesi ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Böyle ferman etti Cahit !
B) Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek !
C) Bu meclis böyle kalmaz, mestler mahzun olur bir gün.
D) Yıldırımsız ve baltasız
     Bir orman böyle devrildi.
E) Eve tuz ve ekmek götürmeyi
    Böyle havalarda unuttum.
 
Örnek soru:
”O, çocuk doğdu, çocuk öldü.” cümlesindeki “çocuk” sözcüğü, görevi yönünden, aşağıdaki cümlelerin hangisindeki “iyi” sözcüğü ile özdeştir?
A) İnsanlar yaşamaya değer en iyi günlerinin geride kaldığına inanırlar.
B) Kanımca sen bu işi daha iyi yapabilirsin.
C) Çok iyi, nasıl isterseniz öyle olsun.
D) Öğretmenlerin başlıca görevi, gençliğe doğruyu, güzeli ve iyiyi öğretmektir.
E) En iyi öğretmen, gençlerde öğrenme hevesini ve sevgisini uyandırandır.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol