Eylemsiler

                     FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)
Fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen, olumlu, olumsuz şekilleri yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf görevlerinde kullanılan sözcüklerdir.
 
Fiilimsiler şu özellikleri yansıtırlar:
1.Fiil kök veya gövdelerine yapım ekleri getirilerek türetilirler.
2.Eylem anlamını yitirmedikleri halde isim, sıfat ya da zarf görevi yaparlar.
3.Fiiller gibi çekimlenmez, şahıs ve zaman anlamı taşımazlar.
4.Fiiller gibi geçişli, geçişsiz, etken, edilgen, işteş, dönüşlü şekillere girebilirler.
5.Olumsuzluk eki (-me, -ma) alabilirler.
6. “Yan cümlecik” oluşturarak yan yargı bildirirler.
7.Oluşturdukları “yan cümlecik” le birlikte temel yükleme öğe olur; özne, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci gibi görevler üstlenirler. Hatta ekfiil alıp yüklem olabilirler.
Bütün bu özellikleri, fiilimsilerin “isim soylu sözcük “sayılmalarını gerektirir.
 
Açılankapı                     
Yürümek rahatlatıyor beni.                      
Pişmişaşa su katılmaz.
Koşarak uzaklaştılar.                
 Uyanınca beni gördü.     
 
FİİLİMSİ BİLGİLERİ
●Hareket iş oluş bildirdikleri halde bu hareketin, işin, oluşun zamanını ve şahsını göstermezler.
Zamanla, şahısla olan ilgileri fiillerdeki gibi açık olmayıp cümlenin başka öğelerin yardımıyla anlaşılan ve fiillerden türemiş kelimelere fiilimsi denir.
●Fiilimsi yapan ekler yapım ekidir. Bu nedenle fiilimsiler türemiş sözcüklerdir.(Fiilden türemiş isim soylu sözcüklerdir)
Ekfiil alarak cümlenin yüklemi olabilirler.
En güzel spor koşmaktır.
Fiilimsilerin olumsuzları yapılır.
Okumamak kültürsüzlüktür.
Yapılmayacak bir işe girişti.
Şimdi yazmadan çalış.
●İçersinde (yüklem hariç) fiilimsi bulunan cümle bileşik cümledir. Fiilimsinin yer aldığı öğeye yan cümlecik denir.
Beni tanıyınca / utanacaksın.
Yan cümlecik
Köyden dönen kadını hastaneye kaldırdılar.
Yan cümlecik
Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümlecik vardır. Fiilimsiler yan cümleciğin yüklemi olurlar. Ancak, yan cümlecikler bir bütün olarak temel cümleciğin yüklemine herhangi bir öğe olurlar.
Onu görünce/ sevindim.
Sizinle tartışmayı/ pek sevmem.
Okulların açılması/ işyerlerini canlandırdı.
Sana buraya bir daha gelme, demiştim.(!)
Bu sorunun cevabını açıklamamana çok üzüldüm.
Şimdiki zaman eki makta- mekte    mak+de ekinin birleşmesinden oluşmuştur.
Asıl mesele çalışkan görünmekte değil, gerçekten çalışkan olmaktadır. (fiilimsi)
O şimdi ders çalışmaktadır. (şimdiki zaman)
 
İSİM-FİİLLER
(Adeylem / Eylem Adı)
Hal ekleri alabildikleri ve öğe olabildikleri için isim; fiil gibi öğe alabildikleri için de fiil olan sözcüklerdir. Fiil tabanlarına –iş(-ış/-uş/-üş), -me(-ma),   -mek (-mak) ekleri getirilerek oluşturulurlar.
Gülüşüne bir anlam veremedim.
Uyumak bana yaramıyor.
Sizinle görüşmeye geldim.
Bakışınız beni de ürküttü.
Sabahları bu sahilde yürüyüşe çıkıyorum.
Herkes onunla tanışmaya can atıyor.
Her gün baklava börek yemekten bıkmadın mı?
Araba kullanmayı çok seviyorum.
O günlerde hep yalnız kalmak isterdi.
Öğretmenimizin şiir okuyuşuna hayran kaldık.
Bunu söyleyişi beni sevindirdi.
Koşuşmalar biraz sonra azaldı.
Dökülen şişeleri toplamak çocuklara düştü.
Bunu ihmal etmemek lazım.
Benimle gelmeyişine çok üzüldüm.
 
İsim-fiillerin Özellikleri:
a)Ad durum eklerini alabilirler
Bisiklete binmeyi ne zaman öğrendin.
Bebeğiniz yürümeyebaşladı mı?
Film seyretmektensıkıldım.
b)Ad tamlamaları kurabilirler, tamlayan ve tamlanan olabilirler. Dolayısıyla tamlama ve iyelik eklerini alabilirler.
Bebeğin hastalanması planlarını altüst etti.
Yine çalışmanın yararlarından söz etti.
Otobüsün gecikmesi beni ilgilendirmiyor.
Çalışmaların sonuçlanması iki yılımızı aldı.
Orhan’ın kaçışına bir şey demedim.
Gecikmeniz beni üzmüştü.
 
c)Çoğul eki alabilirler
Bakışlarını bana çevirdi.
Konuşmalarına biraz dikkat et.
 
d)İsim-fiiller de öteki isimler gibi kullanılır; tek başlarına veya öbekleşerek özne, nesne, dolaylı tümleç, yüklem olabilirler.
Tek yapabileceğim şey umut etmekti.
Aslında yaptığım gerçeklerden kaçıştı.
 
e)İsim-fiiller yan cümlecik kurarlar ve kurdukları yan cümleciğin yüklemi olurlar. 
Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmak lazım.
En sevdiğim şey / çiçek yetiştirmektir.
 
UYARI: İsim fiiller sözcük türü olarak isim değildir. Gerçi isimlerin alabileceği bütün ekleri alırlar; ancak bu onları isim yapmaz. Buna fiilin isim gibi kullanılması diyebiliriz. Çünkü isimler bir sıfat tarafından nitelenebildiği halde isim fiiller sıfat almaz.
 
Masaya her zaman tertemiz örtüler sererdi.
                                 Sıfat         ad                         
Masasını her zaman tertemiz bırakması güzel bir alışkanlık.
                                     Zarf       isimfiil
UYARI: İsim-fiiller, diğer fiilimsiler gibi mutlaka eylem bildirirler; eylem adıdırlar, eylem adı olmayanlar isim-fiil değil sadece addır. Bu sözcükler aslında isim fiil ekleriyle türediği halde zamanla isimleşmiş, yani isim-fiil özelliğini kaybetmiştir.
“ekmek, yemek, kaymak, çakmak, kavurma, özdeyiş, koşma, donanma, dondurma, kazma, giriş, çıkış, bağış, geviş, yarış, yazma, görüş, sarma, sürme, danışma, dövme, kızartma, gözleme, bastırma, ...”
Biraz ekmek alabilir miyim?
Bugün gelmediğini danışmadan öğrendim.
Derste yağış türlerini inceledik.
Bu yemek ekşimiş.
Canı köy yemekleri yemek istemiş.
Kadınlar gözlerine sürme çekerlermiş.
Bu dövmeler kalıcı değil.
Otobüsü İzmir çıkışında yakalayabildim.
Havaalanı çıkışları kontrol edildi.
Bu asma her yıl üzüm vermez.
Tabaklarımıza ikişer dolma koyduk.
Kardeşi, bütünleme sınavlarına girdi.
Küçük yaşta bağlama çalmaya başladı.
 
UYARI: Sözcüğün isimleşip isimleşmediğini anlamak için, onu olumsuz şekle getirebiliriz. Fiil olumsuz yapılabiliyorsa isimleşmemiş demektir.
Deneme sınavlarında bu öğrencileri denememiz gerekiyor.
Denememe sınavlarında bu öğrencileri denemememiz gerekiyor.
 
UYARI: İsim fiil eki “-me, -ma” ile olumsuzluk eki olan “-me, -ma”yı karıştırmamak gerekir. Fiilimsi eki yapım eki, olumsuzluk eki çekim ekidir. Ayrıca ikisinin de aynı anda bulunması durumunda önce olumsuzluk eki sonra fiilimsi eki gelir.
Gitmek ile git-me-mek arasında gidip geliyorum
Çalış-ma-n senin yararına olur.
Çalış-ma-ma-n senin zararına olur.
 
 
 
 SIFAT-FİİLLER (ORTAÇLAR):
Sıfat eylemler, varlıkların hareket niteliklerini ifade eden sözcük gruplarıdır. Zaman ve hareket anlamı taşıyarak isim gibi kullanılan fiil şekilleridir. Asıl isimlerden farkları, varlıkları hareket halinde anlatmış olmalarıdır.
( Bu sözcüklere ortaç denilmesinin nedeni; hem kendisinden önce hem de kendisinden sonra gelen sözcükleri öğe olarak alabilmesidir.)
Sıfat-eylemler, eylem tabanlarına -en, -esi, -mez, -er, -dik (–diği), -ecek (-eceği), -mişekleri getirilerek yapılır:
Bekleyen derviş, gülünesiolaylar, görünmez kaza, güler yüz, gelecek yaz, sararmış yapraklar, okunankitap, taşınmaz mal, ekşimişçorba, tanıdık aile, körolası çocuk, akacakkan...
           
SIFAT-FİİLLERİN ÖZELLİKLERİ:
►a)Sıfat fiiller, sıfat tamlamalarında tamlayan olarak kullanılır:
Akacak kan damarda durmaz.
Yaptığınız işi bize anlatır mısınız?
Görünen köy kılavuz istemez.
Kaçan balık büyük olur.
Yanmış tarlalara bakıp ağlıyordu.
Başa gelmez iş olmaz, ayağa değmez taş olmaz.
Balta değmedik ağaç olmaz.
Konya’da gezmedik yer bırakmadık.
 
b)Sıfat fiillerden sonra gelmesi gereken ad bazen düşer. Bu durumda sıfat fiil, adlaşmış olur. Böyle sıfat fiillere “adlaşmış sıfat fiil” adı verilir.
Gelen adamı tanıyor musunuz?
Geleni tanıyor musunuz? (adlaşmış sıfat fiil)
İnsan sevdiği kişilerle mutlu olur.
İnsan sevdikleriyle mutlu olur. (adlaşmış sıfat fiil)
Öfkeyle kalkan zararla oturur.
Atına bakan ardına bakmaz.
Dün öleni dün gömerler.
Arı kızdıranı sokar.
Bu söylenenler kime söyleniyor.
İyi ki orada birkaç tanıdık vardı.
Gidenler bir daha gelmiyor geri.
 
c)Adlaşmış sıfat fiiller, tamlanan ve tamlayan göreviyle ad tamlaması kurabilirler:
Ekmeğin bayatlamışı hiç sevmem. (tamlanan)
Onun söyledikleri beni bağlamaz. (tamlanan)
Gelenlerin bazısını tanıyorum. (tamlayan)
Bu aşkların en bilineni Ferhat ile Şirindir.
 
d)Adlaşmış sıfat fiiller, tıpkı adlar gibi çoğullanabilir, ad durum eklerini alabilirler:
Bildiklerini bana da anlatır mısın?
Benden aldıklarını çabuk geri getir.
Beklediğim an bir türlü gelmiyordu.
Çalışanlarına güzel bir yemek veriyor.
Bu aldıklarınızı ayrı koyun.
 
 
 
►KİMİ SIFATFİİLLERİN AD OLARAK KULLANIMLARI YAYGINLAŞMIŞTIR:
►e)Sıfat fiiller ve adlaşmış sıfat fiiller, diğer fiilimsiler gibi eylem bildirirler; eylem bildirmeyenler sıfat fiil değil, addır.
 
Gelir, gider, keser, döner, düşünür, silecek, yiyecek, içecek, çekecek, yakacak, çağlayan… “
Yiyeceklerden biraz da bana bırakın.
Yazarın bu konuya da değinmesi de gerekirdi.
Bir çekecek verirseniz ayakkabımı giyebilirim.
Bu ayki giderlerimiz fazla oldu.
Masanın üzerinde açacak var.
Bu para yakacak için ayrıldı.
Bu kadar içecek varken, sen limonata istiyorsun.
Gelecek bize kim bilir neler getirir.
Çağlayanın sesi buradan bile duyuluyor
 
UYARI: “-(e)r, -mez, -di-k, -ecek, -miş  ekleri sıfat fiil eki olmanın ötesinde çekimli eylemlerde kip eki olarak da karşımıza çıkar. Bu ekleri birbirleriyle karıştırmamalıyız.   
Onun geçmişi tertemizdir.
Geçmiş bayramınız kutlu olsun.
Askerler biraz önce buradan geçmiş.
Yiyecek ekmekleri bile yokmuş.
Yiyecek fiyatları artmış.
Bu elmaları kardeşin yiyecek.
Tanıdık kişilere rastladık. Karşıdan gelenleri tanıdık.
Bizleri güler yüzle karşıladı.
Beni gördü mü hemen güler.
Bitmez tükenmez işleri var.
Onların işi hiç bitmez.
 
“ -me” ekiyle yapılan isim fiiller, bazen sıfat fiil olarak kullanılabilir: basma elbise, yapma çiçek, asma köprü, süzme bal, çekme burun...
 
UYARI: Sıfat fiiller ve adlaşmış sıfat fiiller yan cümlecik kurarlar ve kurdukları yan cümleciğin yüklemi olurlar. Cümlede özne, nesne, tümleç gibi öğe alan; yan cümlecik kuran yüklem görevli kelimelerdir.
Onmadık yılın yağmuru / harman vakti / yağar.           
Şimşeği görülen buluttan / korkulmaz.
Ateş / düştüğü yeri / yakar.        
Baba mirası / yanan mum gibidir.
Taşıma suyla / değirmen / dönmez.
 
UYARI: Sıfatfiil eklerinden –dik ve –ecek ekleri çoğu zaman kendinden sonra iyelik eki alarak kullanılır.
Çözdüğüm soruları niçin yeniden soruyorsun?
Geleceğim günü size bildiririm.
Gideceğin gün belli mi?
Tanıştığım adam eski bir futbolcudur.
O tanıdığım en iyi insandır.
Bildiğiniz soruları işaretlemeyi unutmayın..
Onun hoşlandığıkırmızı karanfilmiş.
Oynayacağınız oyunu buldunuz mu?
Aradığın şeyi unuttun.
Soracağım soruları hazırlıyorum.
Dağlardan getirdiğim çiçekleri verdim sana
 
►UYARI: Bu ekler aynı zamanda sıfatla hiç ilgisi olmayan kullanımlarda da görülür. Bu daha çok dolaylı anlatımda karşımıza çıkar. (Ancak bu tür kullanımların da cümle içinde sıfat-fiil olarak sayıldığını görüyoruz.)
“Sen bana, o dün geldi, demiştin.” cümlesini dolaylı anlatımla ifade ettiğimizde;
“Sen bana onun dün geldiğini söylemiştin.” Şekli oluşur.
Aynı durum “ –ecek” ekinde de görülür.
“Sen bana, akşam geleceğim, demiştin.” cümlesi dolaylı bir ifadeyle;
Sen bana akşama geleceğini söylemiştin.
Onlara bizim de burada olduğumuzu söyleyelim.
Onların da bizimle geleceklerini bilmiyorduk.
 
►UYARI: Fiilden türeyip sıfat olan her sözcük fiilimsi değildir.
Yıkık duvarların resmini çektik.
Kırgın insanların gönlünü almalıyız.
Solgun yapraklar birer birer döküldü.
Ortaçların, kendisinden önce gelen sözcüklerle oluşturduğu öbeğe sıfat-fiil grubu ya da ortaç öbeği denir.
Ortaç öbekleri kendisinden sonra gelen adlarla sıfat tamlaması oluşturur.
 
SIFAT- FİİL ÖRNEKLERİ:
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın.
Hayata beraber başladığımız dostlarla da yollarımız ayrıldı bir bir.
Başarı”nın “çalışma”dan önce geldiği tek yer sözlüktür. (Vidal SASSOON)
Çocukluğumda uçurduğum uçurtmalar olacak,
Bacalara takılan beyaz bulutlar;
Belki de rüzgarda namaz bezidir
Yüzüne hasret kaldığım anacığım. (Cahit Sıtkı TARANCI)
Burada konuşulacak bir olay değil bu.
Dershanenin çıkardığı yayınlar çok tutuldu.
Paslanmış su borularını değiştirdiler.
Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
Yola dökülmüş kırıntıları kuşlar yiyordu.
Yakası açılmadık laflar duyduk ondan.
Gelenleri bekleme salonuna aldık.
İşin bir sonuca varacağını gördü.
Görünmez kaza buna derler işte.
Ulaşılmaz hayaller peşinde koşuyormuş.
Çocuk anlaşılmaz bir şekilde ortadan kayboldu.
Önüne gelene sataşmaktan vazgeç.
Korkarım ağzına geleni söyleyecek yine.
Bayramda gördüklerinizi yazmanızı istiyorum.
Dövüşen çocukları anneleri zorla ayırdı.
Eve vardığımızda yağmur dinmişti.
Çocuk gibi oynaşan nazlı sular.
O, tanıdığım en iyi insandır.
Yıkılası dünyada bir gün görememiş.
Sahilde oturup geçen gemileri seyrediyordu.
Beklenen yağmur sonunda yağdı.
Güneş girmeyen eve doktor girer.
Pişmiş aşa su katmak da ne demek?
 
 
 
3. ZARF-FİİLLER ( BAĞFİİLLER—ULAÇLAR)
 
Eylem tabanlarına “-ip, -ken, -erek, dikçe, -e...-e, -en...ene, -eli, -meden, -meksizin, -ince, -esiye, -er...mez, -inceye (dek), -diği (için), -diğinden (dolayı) gibi ekler getirilerek oluşturulan zarf görevli, fiil anlamlı sözcüklerdir. Cümledeki türlenişleri zarflar gibidir. Zarf-fiillerin diğer fiilimsilerden iki temel farkı vardır. Bunlar hal eki alamaz ve temel cümlenin yalnızca zarf tümleci olurlar.

Zarf-fiil Türleri:
I. DURUM BİLDİREN ULAÇLAR:   
“-ip, -erek, -e...-e, -en...-e, -meden, meksizin, dikçe, -r...-mez” ekleriyle oluşmuş ulaçlardır. Bunlar yükleme yöneltilen “nasıl” sorusunun yanıtıdır.
 
“-ip” eki: (Bu ekin oluşturduğu ulaca “bağlama ulacı” da denir. Çünkü “ve, de” bağlaçları bu ekin yerine getirilebilir.)
oturup, koşup, bilip, görüp, sevip, alıp, çalışıp, kazanıp...
Kızıl bir güneş, köyün üstünden süzülüp eflatun tepelere yayılır.
Hızla koşup yukarı çıktı.
Ayaklarını çıkarıpyola devam etti.
Sen gül dalında gonca / Ben dağ yolunda yonca
Sen açılıp gülersin / Ben sararıp solunca
Bu kadar ince eleyip sık dokumamalısın.
Kitabını burada unutup gitmiş.
 
“-erek” eki: yazarak, bakarak, ekerek, yiyerek, oturarak, çalışarak, doğarak...
El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
Çocuklar koşarak yanıma geldiler.
Yatarak ders çalışılmaz.
Ağzınızı açarak yemek yiyemezsiniz.
 
“-e...-e” :baka baka, ağlaya ağlaya, çalışa çalışa, düşe kalka, otura otura, gire çıka...
Damlaya damlaya göl olur.
Merdivenleri koşa koşa çıktık.
Köpüre köpüre akıyordu ırmaklar.
Karanlık sokaklardan korka korka geçtik.
Döne döne indi güvercinler.
Cemal güle oynaya dükkana gitti.
 
-en...-e:
Kıran kırana dövüştüler.
 
-cesine:
Tüm hünerini gösterircesine çalışmış.
Buradan kaçarcasına uzaklaştı.
Öldürürcesine vuruyordu.
Uçarcasına aşağı doğru koşuyordu.
 
“-meden eki: durmadan, koşmadan, söylemeden, konuşmadan, oturmadan, çalışmadan...
İyice düşünmeden karar verme.
Kimseye görünmeden gelmelisin.
Çalışmadan başarman imkansız.
Dereyi görmeden paçayı sıvama.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Bilmeden yaptığım yanlışlara yanıyorum.
 
”-meden” ekine “önce” edatı getirilerek başka anlamda bağfiiller yapılabilir.(Ancak bu durumda zarffiil zaman anlamı verir.)
Gelmeden önce, çıkmadan önce, sormadan önce, başlamadan önce...
Bir işe başlamadan önce iyice düşünmeliyiz.
Konuya geçmeden önce bir fıkra anlatalım.
 
İsim fiiller de isimler gibi edatlarla gruplaşıp zarf görevinde kullanılabilir:
 
“-mek için” eki: Bu tür bağfiiller isim fiillerin -mek ekine için edatı getirilerek türetilir.
Bakmak için, görmek için, okuyabilmek için, gelmek için, sormak için...
Seni tanımak için çok çalıştım.
Onca yoldan seni görmek için geldim.
Sana yetişebilmek için koşar adımlarla yürüyorum.
Tarihimizi bilmek için Gazi’yi öğrenmeliyiz
 
“-meksizin” eki: İsim fiillerin –mek ekine –sizin eki getirilerek olumsuzluk bildiren bağfiiller türetilir. (görmeksizin, bilmeksizin, yapmaksızın, durmaksızın...)
Zeynep Kadın, sabahtan akşama kadar durmaksızın çalışıyordu.
 
“-mekle” eki: isim fiillerin –mek ekine ile edatı getirilerek türetilen bağfiillerdir.
Yüzmekle, yürümekle, bakmakla, uyumakla, tutmakla, çalışmakla, yatmakla...
El öpmekle dudak aşınmaz.
Borç vermekle, yol yürümekle tükenir.
 
 
 II. ZAMAN BİLDİREN ULAÇLAR (ZARF-FİİLLER)
“-(ir)ken, -ince, -dikçe, -eli, -(e)r...-mez, -meden, -dığında” ekleriyle oluşmuş ulaçlar zaman bildirir. Yüklemlere yöneltilen “ne zaman- sorusunun yanıtı olurlar.
-ken eki: zenginken, çocukken, evliyken ;okumuşken, okuyacakken, okurken...
Irmaktan geçerken at değiştirilmez.
Güneş batarken buradan seyretmelisiniz.
 
UYARI:
“Ben çocukken burada yaşlı bir çınar vardı.” cümlesinde “-ken” eki ismi zarf yapmıştır. Elbette bu bir fiilimsi değildir. Çünkü fiilimsiler fiillerden türeyen sözcüklerdir.
“Oysa çocukken öyle değildi.” “Suyu soğukken içmeyeceksin.” fiilimsi değildir.
 
-ince : bakınca, atınca, gidince, yiyince, görünce, sorunca...
Abdal ata binince bey oldum sanır,
Şalgam aşa girince yağ oldum sanır.
Bu sözü hatırıma gelince burnumun direği sızladı.
Çocuk beni görünce çığlığı basıyor.
 
-dikçe eki: yazdıkça, gittikçe, bildikçe, konuştukça,gördükçe, anladıkça..
yazmadıkça, gitmedikçe, bilmedikçe, konuşmadıkça, görmedikçe, anlamadıkça...
Müdür bağırdıkça öğrenciler başlarını öne eğiyordu.
Sorulanları bilemedikçe ne yapacağımı şaşırdım.
Okudukça geliştiğimin farkına vardım.
Yunus’u düşündükçe utanırım kendimden.
Tavrını değiştirmedikçe onunla konuşmam.
 
-eli : görmeyeli, geleli, yazalı, açılmayalı, gideli...
Onlar geleli yirmi gün oluyor.
Ben görmeyeli ne kadar da güzelleşmişsin.
Kendi evine taşınalı birkaç yıl oluyor.
İşini kaybedeli morali bozuk.
 
-r...-mez eki: gelir gelmez, biter bitmez, görür görmez, çıkar çıkmaz, iner inmez...
İbibikler öter ötmez ordayım.
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.
Beni görür görmez oradan ayrıldı.
Sınıfa girer girmez herkese bağırdı.
 
-meden :
Zil çalmadan çıkamazsınız.
Ona danışmadan bir şey yapamaz.
Okumadan konuyu anlayamazsınız.
 
-dığında eki : geldiğinde, kaldığında, sorduğunda...
Yanıma geldiğinde ne diyeceğimi bilemedim.
İçeri girdiğimde herkes uyuyordu.
cümlesinde “girdiğimde” sözü zarf olarak kullanılmıştır. Ancak buradaki “-diğimde” ekine zarffiil eki diyemeyiz. Çünkü burada ekler kaynaşmamıştır. Bu ek altı şahsa göre çekimlenebilir. Oysa Türkçede ekler şahıslara göre değil ses uyumlarına göre değişmeye uğrar. Burada aslında “geldiğim zaman” anlamı vardır. “Zaman” sözcüğünün anlamını “-de” hal eki üstlenmiş ve “geldiğimde” şeklinde bir kullanım ortaya çıkmıştır.
 
UYARI:
Bağ-fiil eklerinin diğer fiilimsi eklerinden önemli bir fark vardır. Diğer fiilimsilerden sonra isim çekim ekleri kullanılabildiği halde bağ-fiillerden sonra hiçbir çekim eki kullanılamaz.Ancak çok az da olsa bazı kullanımlarda bunun istisnası görülür.
Sen bunu anla-y-ınca-y-a kadar, sana anlatacağım.
 
ZARF FİİL ÖRNEKLERİ.
Güneş batmadan kasabaya dönmüştük.
Kapıyı açınca karşımda onu gördüm.
Soruları çözdükçe konuyu daha iyi anlıyorum.
Bize haber vermeden gitme sakın.
Köyden ayrılalı yaklaşık on yıl oldu.
Televizyon seyrederken uyuyakaldı.
Gezdiği yerleri anlata analata bitiremiyordu.
Sınıfa girer girmez herkese bağırdı.
Ders çalışmaksızın sınavı kazanamazsın.
Kayaların arasından çıkan sudan doyasıya içtik.
Bu yemekleri sen geleceksin diye hazırladım.
Elektrikler kesilmeden ütü yapmayı bitirir.
Balık ağa girince aklı başına gelir.
Onunla ancak beni aradığında görüşebiliriz.
Mektubu okuyunca içine su serpildi.
Eylemlerimizi düşünerek yapmalıyız.
Bana her şeyi anlatınca bağışladım.
İnsanları ayrım yapmadan severdim.
Araba devrilince akıl veren çok olur.
Sizi dinleyince ona hak verdim.
Mecbur olmadıkça konuşmaz.
Herkes koşarak şoföre yardıma gitti.
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol