Noktalama İşaretleri

Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.
(Reşat Nuri Güntekin)
2. Kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve bunun gibi); Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce).
3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent.
Karşıdaki apartmanın 3. katında arkadaşım oturuyor.
Asansör 5. katta durdu.
“Kılıç ve Ney” adlı tiyatro oyununda III.Selim’in yaşamı anlatılmakta.
UYARI: Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında.
4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:
                                 I.            1.                     A.         a.
                                 II.            2.                     B.        b.
5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:
29.5.1453,
29.X.1923.
Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce ve sonra nokta kullanılmaz:       
29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.
6. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:
Tren 09.15'te kalktı.
Saat 09.30’da beni uyarır mısın?
Toplantı 13.00’te başladı.
Okul müdürü öğretmenleri 13.15’te toplantıya çağırdı.
Tören 17.30'da, hükümet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır.                          
 
7. Bibliyografik künyelerin sonuna konur:
Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara 1960.
Osman Göker, Uygulamalı Türkçe Bilgileri I, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1966.
 
8. Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 326.197, 49.750.812, 28.434.250.310.500.
9. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5 = 20
                                              
                                           KAYBEDİLENLER
Bir gün insan virgülü kaybetti; o zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün ise, ünlem işaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu.
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu… Ne evren, ne dünya, ne de kendisi umursuyordu.
Birkaç yıl sonra iki nokta üst üste işaretini kaybetti ve davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu.
Sıra noktaya geldiğinde, düşünceyi ve okumayı unutmuş vaziyetteydi.
                                                                                        (A. KANEVSİ)
 
 

Virgül ( , )
1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:
Şımarık çocuk istediği olmayınca ağlıyor, zıplıyor, tepiniyordu.
Ölüm, aşk, dostluk gibi konular evrensel bir nitelik taşır.
Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk.
Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum.
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller
Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller              (Faruk Nafiz Çamlıbel)     
2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:
Bir varmış, bir yokmuş.
Dost ile ye, iç, alışveriş etme.
Az veren candan, çok veren maldan...
Umduk, bekledik, düşündük.  
Beni çağırdı, kendisi gelmedi.
İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı.
İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir.
Büyükannem sırma saçlarını tarıyor, ben de onu seyrediyordum.
Ahmet, yerinden kalktı, yukarı yöneldi, bir hamlede gözden kayboldu.
Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.
 
3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken öğelerden sonra ko­nur:
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz.                                                        (Mustafa Kemal Atatürk)
 
4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:
Oktay Akbal, günlük yaşantısından çıkardığı bir olayı anlatıyor.
Mermi Uygur, “kuşku”yu aydın olmanın koşulu sayıyor.
Yenilikten yana olmak, eskiler arasındaki gerçek değerleri inkâr anlamına gelmez.
Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğun­dan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.
    (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:
Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Mustafa Kemal Atatürk)
Mualla’yı, hayatının kadınını, sonunda bulmuştu.
Bu evi, çocukluğumun geçtiği yeri asla sattırmam.
6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına ko­nur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam!    (Ahmet Haşim)
Kopar sonbahar tellerinden
Derinden, derinden, derinden
Biten yazla başlar keder musikisi      (Yahya Kemal Beyatlı)
 
7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerinden sonra konur:
Bir daha buraya gelmeyeceğim, dedi.
Datça'ya yarın gideceğim, dedi.
Şehirde ilk önce hükümet doktoruyla karşılaştım.
Bugünlerde başımı kaşımaya vakit bulamıyorum, dedi. (Reşat Nuri Güntekin)
Size üç gün içinde haber veririm, diyordu.
8. Konuşma çizgisinden önce konur:
Annesi kızı Selma’ya,
- Okula geç kalacaksın, dedi.
Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,
– Bu anahtar köşkü de açar, dedi.     (Ömer Seyfettin)
 
9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bil­diren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur:
Peki, gideriz.
Olur, ben de size katılırım.
Hayhay, memnun oluruz.
 Haydi, geç kalıyoruz.
Yoo, bu kadarına dayanamam.
Eyvah, anahtarlarımı evde unuttum!
Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor.
 (Yahya Kemal Beyatlı)
10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime grup­larıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır:
O, akşam çok sinirliydi.
Doktor, kardeşini eve çağırdı.
Toprak, yolun kenarına yığılmıştı.
Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi.        (Reşat Nuri Güntekin)
Küçük, çiçeklerin hepsini koparmış.
Genç, kadına kırmızı bir gül verdi.
Yaşlı, kadın ile uzun ve tatlı bir sohbete daldı.
Yaşlı, balıkçıya nereye gideceğini sordu.
Yabancı, çocukların ısrarlı soruları cevapsız bıraktı.
Bakkal, komşusuna geçim sıkıntısından bahsediyordu.
 
11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:
Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Mustafa Kemal Atatürk)
Sayın Başkan,
Sevgili kardeşim,
Değerli arkadaşım,
 
12. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur:
38,6 (otuz se­kiz tam, onda altı),
25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç),
0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş).
 
13. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur:
Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi  Kitabevi, İstanbul 1938.
Sait Faik Abasıyanık, Hikâyecinin Kaderi, YKY, İstanbul, 2005.
Uyarı: Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:
Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.
Osman Göker, Uygulamalı Türkçe Bilgileri I, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1966.
 
UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz:
Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşek­kürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı.       (Peyami Safa, Mahşer)
Ben Atatürk'le üç veya iki defa karşılaştım.
                                                                (Burhan Felek)
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül!
                                                    (Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI: Metin içinde tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:
Hem gider hem ağlar.
Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü).
Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.
Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.
Ne kız verir ne dünürü küstürür.
 
UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz:
İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek, çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!                         (Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamında zarf-fiil görevinde kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense.
(Orhan Kemal )
Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın.
UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:
Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.                                 (Reşat Nuri Güntekin)
Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete.
(Tarık Buğra)
UYARI: Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz:
Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu.                                                                                              (Halide Edip Adıvar)
Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde  çobanlık, yanaşmalık etmedi.                (Yaşar Kemal)
Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı.                                                                                   (Necati Cumalı)
Ancak yemekte bir karara varıp arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.                                                                             (Samim Kocagöz)
 

Noktalı Virgül ( ; )
1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur:
Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir. Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü.
Şiirin ritmini, çağrışımını; romanın ayrıntısını, kurgusunu severim. 
 
2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için konur:
Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.
At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
Alçak yerde yatma, sel alır; yüksek yerde yatma, el alır.
İhtiyarlarda maziyi görürüz; hâlbuki iyi baksak istikbalimizi görürdük.
Salatayı ben yaptım; çorbayı annem yaptı.
Kör ölür badem gözlü olur; kel ölür sırma saçlı olur.
Porsuk yıkandı, kurulandı, tarandığında çok değişti; sanki bambaşka bir köpek oldu.
Dostluk, insana güç verir; düşmanlık insanı yalnız bırakır, zayıflatır.
Yasalar, TBMM tarafından çıkarılır; yönetmeliklerse bakanlıklarca.
İki Nokta ( : )
1.Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur:
Pekiştirilmiş sözcükler bitişik yazılır: sapsarı, bembeyaz, dümdüz…
Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazma­yan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü!
           (Falih Rıfkı Atay)
İşte Orhan Veli’yi tanıtan örneklerden biri: Etiler Mektupları.
 
– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?
Ziraatçı sayar:
– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...
                                                                                  (Falih Rıfkı Atay)
Anlatım biçimleri dört türlüdür: Açıklama, betimleme, tartışma, öyküleme.
“-m” ekiyle pek çok sözcük türetilmiştir: doğum, ölüm, bilim...
O hep aynı tür kitapları okur: macera, deneme, öykü...
Beni mutlu edecek üç şey var: İşim, aşkım ve hayallerim.
Başlıca sözcük türleri: eylem, ad, adıl, ilgeç...
Eflatun: “Gözlemle, dinle, sus, az yargıla çok sor.”
Babam yine başlamıştı sıralamaya: Ruj yasak, oje yasak, sakız yasak...
Sevdiğim meyveler pek çoktur: üzüm, erik, elma...
2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur:
Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
 (Mustafa Kemal Atatürk)
Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim.
(Falih Rıfkı Atay)
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Yahya Kemal Beyatlı)
Mehmet Fuat: “Başarılı şairler, kendilerinden önceki şairlerin şiirlerini okuyarak öğrendiler şiiri.” der.
Bana daha dün: “Sen gelmesen de olur.” demiştin.
Atatürk: “Ne mutlu Türküm diyene.” demiş.
Başarısızlığın sebebi iki şeydir: Sabırsızlık, tembellik.
Ona göre hayata yön veren kavramlar şunlardır: umut, hayal, sevgi.
Bu ormanda bulunan başlıca bitkiler şunlardır: çam, kestane, kayın.
Ünlü hikâyecilerimizden bazıları: Ömer Seyfettin, Sait Faik...
Yöremizde en çok yetiştirilen meyveler şunlardır: şeftali, elma, armut.
Âşık Veysel: Halk edebiyatımızın son ve en büyük temsilcilerindendir.
 
3. Ses biliminde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.
4. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adın­dan sonra konur:
Bilge Kağan:           Türklerim, işitin!
                                Üstten gök çökmedikçe
                                alttan yer delinmedikçe
                                ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?
Koro :                      Göğe erer başımız
                                başınla senin !
Bilge Kağan :           Ulusum birleşip yücelsin diye
                                gece uyumadım, gündüz oturmadım.
                                Türklerim Bilge Kağan der bana.
                                Ben her şeyi onlar için bildim.
                                Nöbetteyim !                              (A. Turan Oflazoğlu)
5. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.org.tr
6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50.
 

 Üç Nokta ( ... )
1.Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:
O kadar yoruldum ki…
Gözlerinde hüzünlü, birkaç damla yaş…
Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveri­yordu da, bu yanı...                             (Tarık Buğra)
2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten ötürü açıklanmak is­tenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.
Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu.
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
3. Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümle­rin yerine konur:
... derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı...       (Tarık Buğra)
4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!                  Faruk Nafiz Çamlıbel)
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda, layıkolduğu mevkiye isatetmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek..
                                                                     (Mustafa Kemal Atatürk)
5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:
Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:
— Koca Ali... Koca Ali, be!..
                                  (Ömer Seyfettin)
6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevap­larda kullanılır:
— Yabancı yok!
— Kimsin?
— Ali...
— Hangi Ali?
— ...
— Sen misin, Ali usta?
— Benim!..
— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?
— Hiç...
— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa !..
— !..                                                                  (Ömer Seyfettin)
7.Benzer örneklerin devam ettiğini göstermek amacıyla kullanılır:
Soyut sözcükler: rüya, hayal, zekâ…
Ödül alan pek çok sanatçı yürüyüşteydi: Yıldız Kenter, Ayla Algan, Çetin Tekindor…
Sofrada yok yoktu: imambayıldı, pilav, lahana dolması, revani…
 
UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.
 
 

Soru İşareti ( ? )
1.Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur:
Niçin bağırarak konuşuyorsun?
Böyle lafları kim ortaya atıyor?
Neden suratını asıyorsun, bana mı kızdın?
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?             (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?            (Ahmet Haşim)
Atatürk bana sordu:
— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz?         (Falih Rıfkı Atay)
Soru eki ve soru kelimesi kullanılmadan ezgili söyleyişlerde soru işareti kullanılır:
Gümrükteki memur başını kaldırdı:
— Adınız?
2. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum yeri: ?).
Türk halk felsefesinin, Türk nükteciliğinin ve mizah dehasının bü­yük mümessili Nasreddin Hoca da (Hâce Nasirüddin) bu asırda yaşa­mıştır (1208 ?-1284).
(Türk Dünyası El Kitabı) Bu heykelin Bizans Dönemine (?) ait olduğu söyleniyor?
Bütün bu işleri iki saatte (?) tamamlamış.
Ankara'dan Konya'ya bir buçuk saatte (?) gitmiş.
1496 (?) yılında doğan Fuzuli ...
Yunus Emre (? – 1320) şiirleriyle gönüllere taht kurmuştur.
Ünlü şairimiz Ahmedî (1334?-1413), aynı zamanda ressamdır.
 
UYARI: mı / mi eki -ınca / -ince anlamında zarf-fiil işleviyle kulla­nıldığında soru işareti konmaz:
Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı.
Yağmur yağdı mı toprak çabuk yeşerir.
Akşam oldu mu sürüler döner.
Hava karardı mı eve gideriz .     (Haldun Taner)
UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı?
Bizimle çalışmayı kabul eder mi, ne dersin?
 
Sözde soru cümlelerine de soru işareti konur:
İnsan buraya kadar gelir de uğramaz mı?
Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
Dersini dinlemeyen öğrenci nasıl öğrenir?
Olur mu, insan yaşını bilmez mi?
 

Ünlem İşareti ( ! )
1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümlele­rin sonuna konur:
Ne mutlu Türk’üm diyene!                                 (Mustafa Kemal Atatürk)
Hava ne kadar da sıcak!
Aşk olsun!
Ne kadar akıllı adamlar var!
2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!   
                                                                  (Mustafa Kemal Atatürk)
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriye­tini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.                    (Mustafa Kemal Atatürk)
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
                                                                          (Yahya Kemal Beyatlı)
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
                                                                        (Necmettin Halil Onan)
UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabi­leceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
                                                                       (Faruk Nafiz Çamlıbel)
3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:
İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).
Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.
Arkadaşımın parlak (!) fikirleri, bize çok pahalıya mal oldu.
O kadar becerikli (!) ki neyi tamir etmeye kalksa elinde kalıyor.
Gün boyunca koskoca (!) bir duvar boyamış.
Yaptığı pastayı lezzetinden (!) yiyemedim.
Bütün yaz boyunca iki (!) kitap okumuş.
Sana İstanbul’dan bunları (!) mı getirmiş.
 
UYARI:Ünlemden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir.
Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra)
 
Yaşasın, Ankara’dan ağabeyim geldi!
Eyvah! Ben şimdi ne yapacağım?
Dur, bir sözü dinlemeden önce sonucu düşün!
Emre! Eve gir artık, geç oldu.
Hava ne kadar da sıcak!
Biraz bekleyelim lütfen!
Tavsiye ettiğin filme bayıldım!
KISA ÇİZGİ ( - )
1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil-        mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12'yi geçmiş. Kanepe-        lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvaydaki adam bir tanı- dık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı? Yoksa kimsecik-         lerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboşlar mı oturur?
                                                                         (Sait Faik Abasıyanık)
2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır:
Nüfus artışı - veriler de bunu doğruluyor - Doğu’da daha yoğun.
Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu.       
3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük.
4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır-.
Biraz düşündükten sonra fiilin gövdesinin “başla-“ olduğunu söyledi.
 
5. Eklerin başına konur: -den, -lık, -ış, -ak.
6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, ya-zar-lık, prog-ram.
7. Kelimeler arasında “-den...-a, ve, ile, ila, arasında” anlamlarını vermek için kullanılır: Türkçe-Fransızca Sözlük,
Aydın-İzmir yolu,
Ankara-İstanbul uçak seferleri,
Türk-Alman ilişkileri,
Ural-Altay dil grubu,
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,
09.30 -10.30,
Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması,
Manas Destanı'nda soy-dil-din üçgeni,
1914 -1918 Birinci Dünya Savaşı,
2003 -2004 öğretim yılı.
Türkiye – Avrupa ilişkileri daha iyiye gidiyor.
Atatürk 1923 -1938 yılları arasında ilk cumhurbaşkanımız olarak görev yapmıştır.
Kulak- burun boğaz hastalıkları doktoruna gidecekmiş.
Ülkemizde ilk uçak seferi İstanbul-Ankara arasında 1933 yılında yapıldı.
 
8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20 = 30
UYARI: İkilemelerin arasına kısa çizgi konmaz.
Bundan, aşağı- yukarı iki yıl önce görüşmüştük. (yanlış kullanım)

UZUN ÇİZGİ (—)
Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
“Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?”
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
— Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
Frankfurt'a gelene herkesin sorduğu şunlardır:
— Eski şehri gezdin mi?
— Rothshild'in evine gittin mi?
— Goethe'nin evini gezdin mi?
                                                                                  (Ahmet Haşim)
Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra konabilir:
Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.
İslam Bey — Ben daha ölmedim.
                                                                    (Namık Kemal)
UYARI : Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kul­lanılmaz.
 

KESME İŞARETİ ( ' )
1. Aşağıda sıralanan özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır:
a. Kişi adları, soyadları ve takma adlar: Atatürk’üm, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se.
 
UYARI : Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Çiçek, Halit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek, Recep, Yiğit, Bosna-Hersek, Gaziantep, Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Çeliği, Çiçeği, Halidi, Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, Recebi, Yiğidi, Bosna-Herseği, Gaziantebi, Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.
 
UYARI: Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur: Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.
Ancak, cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur: İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.
 
UYARI : Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.
b. Millet, boy, oymak adları: Türk’üm, Alman’sınız, İngiliz’den, Rus’muş, Oğuz’un, Kazak’a, Kırgız’ım, Özbek’e, Karakeçili’nin, Hacımusalı’ya.
c. Devlet adları: Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı Devleti’ndeki, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Azerbaycan Cumhuriyeti’nden.
ç. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar: Allah’ın, Tanrı’ya, Cebrail’den, Zeus’u.
 
d. Kıta, deniz, nehir, göl, dağ, boğaz, geçit, yayla; ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, bulvar, cadde, sokak vb. coğrafyayla ilgili yer adları: Asya’nın, Marmara Denizi’nden, Akdeniz’i, Meriç Nehri’ne, Van Gölü’ne, Ağrı Dağı’nın, Çanakkale Boğazı’nın, Zigana Geçidi’nden, Uzunyayla’ya, Türkiye’dir, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’ya, Ankara’ymış, Sungurlu’ya, Ziya Gökalp Bulvarı’ndan, Yıldız Mahallesi’ne, Taksim Meydanı’ndan, Reşat Nuri Sokağı’na.
UYARI: Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan.
 
e. Gök bilimiyle ilgili adlar: Jüpiter’den, Venüs’ü, Halley’in, Merih’e, Büyükayı’da, Yedikardeş’ten, Samanyolu’nda.
f. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. adları: Dolmabahçe Sarayı’nın, Çankaya Köşkü’ne, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Ankara Kalesi’nden, Horozlu Han’ın, Galata Köprüsü’nün, Bilge Kağan Abidesi’nde, Çanakkale Şehitleri Anıtı’na.
g. Kitap, dergi, gazete ve sanat eseri (tablo, heykel, müzik vb.) adları: Nutuk’ta, Safahat’tan, Kiralık Konak’ta, Sinekli Bakkal’ı, Hürriyet’te, Resmî Gazete’de, Onuncu Yıl Marşı’nı, Yunus Emre Oratoryosu’nu, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü.
ğ. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adları: Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Medeni Kanun’un, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü’nde, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’nin.
 
UYARI: Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun’un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre... vb.
h. Hayvanlara verilen özel adlar: Sarıkız’ın, Karabaş’a, Pamuk’u, Minnoş’tan.
UYARI: Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Mavi Köşe Bakkaliyesinden, Gimanın.
UYARI : Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün.
 
2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye vb.
UYARI: Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb.
 
3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.
UYARI : Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten).
 
4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.
1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.    
(Mustafa Kemal Atatürk)
5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla düştüğünü göstermek için kesme işareti kullanılır:
Bir ok attım karlı dağın ardına
Düştü n'ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n'eyleyim                         (Karacaoğlan)
 
6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış sözler.
UYARI: Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına.
 

Yay Ayraç ( ( ) )
1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır:
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.
                                                                                                                                            (Nurullah Ataç)
UYARI: Yay ayraç içinde bulunan özel isimler ve yargı bildiren anlatımlar büyük harfle başlar ve sonuna uygun noktalama işareti getirilir.
 
UYARI: Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan sonra yazılır:
Yunus Emre (1240?- 1320)'nin...
2. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıkla­mak ve göstermek için kullanılır:
İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın...                                                  (Reşat Nuri Güntekin)
3. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için kullanılır:
Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip ol­maya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin.
                                                                     (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)
Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?            (Safahat)
4. Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümle­rin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.
5. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır.
6. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır.
7. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur:
            I)          1)                                A)        a)
            II)         2)                                B)        b)
Köşeli Ayraç ( [ ] )
1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır:
Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum'da yazmıştır.
 
2. Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922..
Server Bedii [ Peyami Safa (1899-1961) ] Cumhuriyet Döneminde yazdığı polisiye romanlarla tanınır.

Eğik Çizgi ( / )
1. Yan yana yazılması gereken durumlarda mısraların arasına konur: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir o benim milletimindir ancak.                     
                                                                           (Mehmet Akif Ersoy)
Çiçek toprağı deliyor / Kuşlar bir şey müjdeliyor / Yirmi Üç Nisan geliyor / Derilin bayram edelim.
 
2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA
Ilgın Sokak 23/5’te oturuyorlarmış.
3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994 09/09/2009
4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden.
-lık / -lik eki isimden isim yapar.
-ler / -lar eki eklendiği kelimeye çokluk anlamı katar.
 
5. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr
6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70 / 2 = 35,    50/2=25
Ters Eğik Çizgi ( )
Bilgisayar yazılımlarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:Dos>MD Oyun

Denden İşareti (")
Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:
a. Etken            fiil
b. Edilgen          "
c. Dönüşlü        "
ç. İşteş              "
TIRNAK İŞARETİ
 
Buket Uzuner’in “Gelibolu” adlı romanını henüz okumadım.
Doğum gününde yeğenime “Küçük Prens”i armağan ettim.
Selim İleri’nin “İlk Gençlik Çağına Öyküler” adlı kitabını okumalısınız.
 
Napolyon: “Kalem kılıçtan keskindir.” demiş.
 
 

KISALTMALAR
Kısaltma; bir kelime, terim veya özel adın, içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve simgeleştirilmesidir. Kısaltmalarla ilgili kurallar şunlardır:
1. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları genellikle her kelimenin ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır: TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu), ABD (Amerika Birleşik Devletleri); KB (Kutadgu Bilig); TD (Türk Dili), TK (Türk Kültürü), TDED (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi); B (batı), D (doğu), G (güney), K (kuzey); GB (güneybatı), GD (güneydoğu), KB (kuzeybatı), KD (kuzeydoğu).
Ancak bazen kelimelerin, özellikle son kelimenin birkaç harfinin kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de aradaki kelimelerden hiç harf alınmadığı olur. Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda kalabilmesi için yeni bir kelime oluşturma amacı güdülür: BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).
Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan kısaltmalarda nokta kullanılmaz.
2. Elementlerin ve ölçülerin uluslararası kısaltmaları kabul edilmiştir: C (karbon), Ca (kalsiyum), Fe (demir); m (metre), mm (milimetre), cm (santimetre), km (kilometre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre), mg (miligram), (metre kare), cm² (santimetre kare)
3. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarıyla element ve ölçülerin dışında kalan kelime veya kelime gruplarının kısaltılmasında, ilk harfle birlikte kelimeyi oluşturan temel harfler dikkate alınır. Kısaltılan kelime veya kelime grubu; özel ad, unvan veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur: Alm. (Almanca), İng. (İngilizce), Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi), Güniz Sok. (Güniz Sokağı), Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), Alb. (Albay), Gen. (General); is. (isim), sf. (sıfat), hzl. (hazırlayan), çev. (çeviren), ed. (edebiyat), fiz. (fizik), kim. (kimya).
* * *
Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: kg'dan, cm'yi, mm'den, Ykr’un. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt­manın son harfinin okunuşu esas alınır: BDT'ye, TDK’den, THY'de, TRT'den, YTL’nin. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.
Sonunda nokta bulunan kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kı­saltmalarda ek, noktadan sonra ve kelimenin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, Alm.dan, İng.yi.
Tonsuz (sert) ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman oku­nuşta tonsuz ses tonlulaştırılmaz: AGİK'in (AGİĞ'in değil), CMUK'un (CMUĞ'un değil), RTÜK'e (RTÜĞ'e değil), TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ın değil).
Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte k'nin yu­muşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİK'e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK'in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN).
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol