Cümlede Anlam-1

ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE CÜMLELER
 
1.ÖZDEŞ ( EŞ-AYNI ) ANLAMLI CÜMLELER
İletmek istedikleri düşünceler bakımından aynı olan cümlelerdir. Aynı düşünce farklı sözcüklerle dile getirilir. Aynı düşünce doğrudan ifade edilebileceği gibi mecaz anlamlı sözcükler kullanılarak da ifade edilebilir.
Akşama doğru Tekirdağ’a ulaştık.
Tekirdağ’a vardığımızda güneş batmak üzereydi.
 
Çocuklar oyun oynamalıdır.
Çocukların oyun oynaması gerekir.
 
Ahmet Haşim başarılı bir şairdir.
Ahmet Haşim’in başarılı olmadığını söylemek mümkün değildir.
 
Konuyu oldukça genel yönleriyle ele almışsınız.
Konuyu ayrıntılarına inmeden işlemişsiniz.
 
Çocuklarımın yetişmesi için yapmayacağım şey yoktur.
Çocuklarımın iyi yetişmeleri için elimden gelen her şeyi yaparım.
 
Gezerken gözlerini yanına almayı unutma.
İnsan, gezerken çevresine daha dikkat etmeli, her şeyi daha dikkatle izlemelidir.
 
Hayat mücadelesinde galip gelmek için sağlam kafa gerekir, insanlar da koçlar gibi kafa kafaya dövüşürler.
Zaferin ve başarının kıvılcımı fikirlerin çarpışmasından doğar.
 
Genç şairler, mükemmeliyeti ararken, şiirlerine kişiliklerini yansıtmayı unutuyorlar.
Herkesten güzel yazma duygusu, genç şairleri özgün olmaktan alıkoyuyor.
 
2. YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
Tam bir anlam birliği göstermeyen, ancak savunuları, anlamları çok yakın olan cümlelerdir. Bu cümlelerde de yakın anlamlı sözcükler, sözler, benzer anlamlar veren ekler kullanılmaktadır. Örneğin bir cümlede “dil ve anlatım özelliği” derken diğerinde “üslup” denilmektedir.
Sanat yaşama tutulan bir aynadır.
Sanat yaşamı yansıtır.
         
Hiçbir suçlu kendi yargıçlığından kurtulamaz.
Suçlular, yaşamları boyunca kendilerini yargılarlar.
         
Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur.
Yaşamı boyunca insanoğlu hep güçlüklerle karşılaşır.
                 
Sanat, acıları ve sevinçleri yansıtan görüntüleri, biçimleri bulmaktır.
Sanat, duyularımızın somutlaştırılmasıdır.
 
Aklı kılavuz edinmeyen kimsenin yaptığı işten kendisi sıkıntı duyar.
Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.
 
Şiir, kelimelerin anlamlarının ve sözlerin kalıcılığının güvencesidir.
Sözü en iyi koruyan ve yaşatan şiirdir.
 
Arkadaş beni olduğumdan başka türlü görünmeye zorlamayan insandır.
Arkadaş, karşısındakini olduğu gibi kabul eder.
 
En acı gözyaşları, gizli döktüğümüz ve gizli sildiğimiz gözyaşlarıdır.
Başkalarıyla paylaşılamayan acılar, insana en büyük üzüntüyü yaşatır.
      
Tiyatro sokakla yabancılaşırsa kaybolup gider.
Tiyatro, günlük hayattan uzaklaşmamalıdır.
 
Sanatçı, eserlerini kendi toprağının özsuyu ile beslemelidir.
Sanatçı eserlerini oluştururken halkının kültürel birikiminden yararlanmalıdır.
 
Şiirde anlamla biçim, bir kağıdın iki yüzü gibidir.
Şiirde içerikle söyleyiş aynı derecede önemlidir.
 
Adaletin kılıcıyla vuran kol, ne kadar zayıf olursa olsun, gene güçlüdür.
Adaletin kılıcı daima güçlü olur.
 
Yazarların, bir kültürden diğerine köprü kurmaları gerektiğine inanıyorum.
Yazarlar değişik toplumların kültürlerini iyi tanımalıdır.
 
3.ANLAMCA AYNI DOĞRULTUDA OLAN CÜMLELER
Aynı anlama gelmeseler de, yakın anlamlı olmasalar da bazı cümleler anlamları yönünden bir noktada buluşmakta, birbirini doğrulayıp desteklemektedir:
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.
Usta kişilerle çalışmak, insana kazanç getirir.
(Ustalık kavramı yüceltildiği için cümleler aynı doğrultudadır.)
 
Herkes, en iyi tanıdığı yerleri daha iyi anlatır.
Köyü ve köylüyü kent kökenli bir yazarın anlatması zordur.
 
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenleri rüzgâra göre ayarla.
Zaman sana uymazsa sen zamana uy.
 
Doğuştan gelen özellikler eğitimle değiştirilemez.
Hiç kimse bir yengece düz yürümeyi öğretemez.
 
Bizim en büyük sevincimizde bile bir keder gizlidir.
Bahar bağrında kışı barındırır.
 
Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca diğerleriyle aynı doğrultuda değildir?
A) Bir işte son adımı atmamak, atılan binlerce adımı yok eder.
B) Bitirmemek yapmamaktan farksızdır.
C) Saati, tamamlanan son çark çalıştırır.
D) Tamamlanmayan iş kan damarı kesilmiş vücut gibidir.
E) Başlamak, bitirmenin yarısıdır.
 
4. ANLAMCA ÇELİŞEN CÜMLELER
Birinin savunduğunu diğeri geçersiz kılmaya çalışır.
Akıl, yaşta değil baştadır.
Aklı başa yaş getirir.
 
Eski dost düşman olmaz
Güvenme dostuna, saman doldurur postuna.
 
Sanatçı, eserinde toplumsal yararı göz önünde bulundurmalıdır.
Sanatta yarar değil estetik önemlidir.
 
Düzyazıda anlatımın süsten uzak olması gerekir.
Söyleyişte sanat olmazsa düzyazı, düzyazı değildir.
 
Şiirde anlam açık olmalı, şiir okuyucuyu yormamalıdır.
Şiirde yoğunluk ön planda tutulmalıdır.
 
Gülmek, insanı gençleştirir.
Gülmek, içimizdeki sıkıntının yansımasıdır.
Gülmek, çevremize saçtığımız bir ışıktır.
 
Denemecinin öğretici olması gerekmez.
Denemecinin tek hedefi, okuruna bilgi aktarmaktır.
 
5.NESNEL YARGILAR
Kişisel duygu ve düşünce taşımayan, doğruluk ve yanlışlıkları, gözlem, araştırma ve deneylerle kanıtlanabilen yargılardır. Kişiye göre farklı anlamlar yansıtmazlar.
Okullar soğuk nedeniyle bir gün tatil edildi.
Bu hikâyede olaylar bir köyde geçiyor.
Şiirinde zengin kafiyeye yer vermiş.
Bu roman Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını anlatıyor.
Kentlere göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır.
Romanın sonunda kahramanların hepsi ölüyor.
Bu yazarın kitapları diğerlerinden çok satılmış.
Trabzon, Karadeniz kıyısında yer alan kentlerimizden biridir.
En çok yağış alan bölgemiz Karadeniz Bölgesi’dir.
Futbol takımımız dünya üçüncülüğünü kazandı.
Bu romanın giriş bölümünde bir doğa betimlemesi yer almaktadır.
Kutuplardaki buzların erimesiyle denizlerin seviyesi yükseliyor.
İstanbul’da gökdelen sayısı bu yüzyılda daha yirmiyi bulmadı.
Yazıldığı yıl sahneye uyarlanan eser, oyun dalında iki ödül aldı.
Filmin ikinci bölümlerinin çekimleri sırasında başoyuncu yaşamını yitirdi.
Evimin balkonundan arka bahçelere bakarak sonbaharı günü gününe izliyorum.
İhtiyar heyetinin aldığı kararla köyün üç yüz dönümlük arazisi ortak kullanıma açıldı.
Roman baştan sona karşılıklı mektuplarla süren altı bölümden oluşmuştur.
İki bölümden oluşan bu eserde birinci bölüm yazarın çocukluk anılarını içeriyor.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?
A) Yazarın bu romanındaki olaylarının yeri belirsizdir.
B) Hilmi Yavuz’un şiirlerinde ilginç benzetmeler var.
C) Eylül, edebiyatımızın ilk psikolojik romanıdır.
D) Ahmet Altan’ın yeni kitabı piyasaya çıkmış.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesnel bir anlatım vardır?
A) Göreceksiniz, bu maç berabere bitecek.
B) Kutuplardaki buzların erimesiyle denizlerin seviyesi yükseliyor.
C) Yaşamın temelinde, karşılıklı sevgi ve saygı vardır.
D) Beyaz, diğer renklerden güzeldir.             (2003 OKS)
 
6.ÖZNEL YARGILAR
Kişisel duygu ve düşüncelerle oluşturulan, doğruluk veya yanlışlıkları kanıtlanamayan göreceli (kişiye göre değişen) yargılardır. Kişisel yorumlara açıktır. Herkes kendince bir değerlendirme yapıp farklı anlam çıkarabilir. Söyleyen kişilerin beğenisine dayanır.
Bu film hiç de heyecan verici değilmiş.
Futbol takımımızın oyununu hiç beğenmedim.
Filmdeki kadın harika rol yapıyordu.
Sokakta adeta bir ölüm sessizliği vardı.
Şiirin her dizesi bir acı çığlığı andırıyordu.
Çok mutlu insanlar bunu mutlaka dışa vururlar.
Yazarın dili pek çok yazarda görülmeyen bir canlılıktadır.
İlk yapıtlar, çoğunlukla, saçmalıklarla dolu olur.
Söylediklerinizi başkaları doğru bulabilir.
İyi niyetli, çalışkan; ama sevimsiz, itici bir tip o adam.
Bu roman, roman olmaktan başka her şeye benziyor.
Bu kent doğal güzellikleri yönüyle, diğer kentlerden üstündür.
Akdeniz tatil cenneti olma özelliğini hala koruyor.
Konferans dinleyicileri derinden etkilemişti.
Karadeniz kıyılarındaki yeşilin bin bir tonu insanı dinlendirir.
Etkileyici tarafı ağır basan tiyatroya gereken önemi vermiyoruz.
 
Cümlenin kendi başına yargı bildiren bir söz öbeği olduğunu söylemiştik. Ancak kimi cümlelerin yargısının başka yargılarla birlikte anlamlı bir bütün oluşturduğu görülür. Yani bir cümle başka bir cümle ile herhangi bir yönden tamamlanmış olur. Bu tamamlanma değişik şekillerde karşımıza çıkar.
 
 7. NEDEN – SONUÇ İLİŞKİSİ (Gerekçe bildiren cümleler)
 Neden-sonuç anlamlı cümlelerde yan yargı “neden”, temel yargı “sonuç” bildirir.
Böyle cümlelerde ortaya konan yargının gerekçesi de söylenir. Bu cümlenin yüklemine “niçin” sorusunu sorduğumuzda cümleden bir sonuç alınabiliyorsa neden-sonuç ilgisi vardır. 
Neden sonuç cümlelerinde edatların yerine getirilen “den dolayı “ sözü cümleye uygunluk gösterir.
Bir eylemin yapılmasının ya da yapılmamasının gerekçesini bildiren cümledir. Bu cümlelerin eylemi bitmiştir.
Elimden düştüğü için kırıldı.
Geç kaldığından derse giremedi.
Suçu arkadaşına yüklediği için vicdan azabı çekiyordu.
Çocuğu uyarmadığı için çok pişman oldu.
Çok yağmur yağıyordu dışarı çıkamadık.
Uyarı: Örneklerde olduğu gibi mutlaka, önce “neden” sonra “sonuç” verilir gibi düşünmeyiniz. Önce ” sonuç”, sonra “neden” de verilebilir.
Çocuk oyunu bırakmıştı; annesi onu çağırıyordu.
Perdeyi çektim; içeri güneş giriyordu.         
Çok kitap okuduğundan gözleri kanlanmıştı.
Babasını görünce heyecanlandı.
Onun çaresiz halini görünce içim parçalanıyor.
Bu kitabı pahalı bulduğumdan almadım.
Çocukların, susuzluktan dudakları çatlamıştı.
Şiddetli soğuklardan elleri ince ince çatlamıştı.
Okullar soğuk nedeniyle bir gün tatil edildi.
Gene bahar geldi, açıldı güller.
Erzurum dağları kardır geçilmez.
Salıncağın ipi kopunca çocuk düştü.
Düzenli çalışmadığından başarılı olamadı.
Selam vermedim diye bana darıldı.
Hava karardığı için yola devam edemediler.
Annem çok hastaymış. İzmir’e gitmem gerekiyor. (arka arkaya gelen cümle )
Okumayı çok severdim, haftada en az bir kitap okurdum. (arka arkaya gelen cümle )
Metro hizmete başladı; trafik biraz rahatladı.
Gerekli önlemler alınmamış ki bu kadar can kaybı olmuş.
Neden sonuç ilişkisinin bulunduğu cümlelerde neden gerçekleştiği halde sonuç gerçekleşmeyebilir.
Düzenli çalıştıysa da sınıfını geçemedi.(Koşul gerçekleşmiş ama amaca ulaşılamamıştır.)
   
8. AMAÇ SONUÇ İLİŞKİSİ
Cümledeki yargılardan birinin amaç, diğerinin o amaca dayalı eylemi bildirdiği cümlelerdir. Amaç “gerçekleşen” değil “gerçekleştirilmek istenen” dir... Buna erişilmek istenen sonuç da diyebiliriz. Bu ilişki “-mek, -mek için, üzere, diye”, gibi ilgeçlerle ya da “-e” ekiyle kurulur.
Amaç cümlelerinde “için “ ilgeci yerine “amacıyla” sözü getirilebilir.
Ta oralardan, seni görmek için geldim.
                         Amaç                sonuç
Yurtdışına çıkmalıyım; bütün derdim hayallerimi gerçekleştirmek.             
              Sonuç                                amaç    
Sınavı kazanmak amacıyla kursa katıldım.
Elektrik parası yatırmak için dışarı çıktı.
Su almak için mutfağa gittim.
Konuyu anlatmak için söz istedim.
Hava almak için caddeye çıkmışlar.
Dinlenmek istiyorum; tatile çıkacağım.
Arabaya bakmak üzere aşağıya indim.
Rahat edelim diye çalışıyorum.
Buraya araştırma yapmaya geldim.
Okula gitmek üzere evden çıktı.
Ailesini görmeye İzmir’e gidecekmiş.
Sebze alacaktı; manava gitti.
Yaşamak için senin sevgine muhtacım.
Buraya sana haber vermek için geldim.
İstediği okula gitmek için durmadan çalışıyor.
İki haftalık harçlığını bu kitabı almak için biriktirmiş. .
 
Neden –sonuç ile amaç-sonuç birbirine çok yakındır. Ancak bu iki kavram birbirinden farklıdır. Neden sonuç ilişkisinde önce neden gerçekleşir, sonra bunun sonucu ortaya çıkar. Amaç sonuç ilişkisinde ise kişinin eylemi yapmasında güttüğü amaç vardır. Ancak bu amaca ulaşılıp ulaşılmadığı belli değildir.
Uyarı: Cümlede yan cümleciğe “-den dolayı” getirebiliyorsak “neden-sonuç”; “amacıyla” getirebiliyorsak, cümlede “amaç” ilgisinin olduğunu anlarız.
Düşünmek için zaman istiyorum.
Düşünmek (amacıyla)zaman istiyorum.(amaç)
Annesini kaybettiği için ağlıyor.
Annesini kaybettiğin(-den dolayı) ağlıyor. (neden)
Kardeşini görmek amacıyla eve döndü. (amaç var)
Kardeşini özlediği için eve döndü.         (amaç yok)
Bu kasabayı sevdiğinden buradan ayrılamıyordu. (neden sonuç)
Bu kasabaya dinlenmek için geleceğim. (amaç sonuç)
Not: Bazı cümlelerde neden-sonuç ilişkisi ile amaç ilişkisi karıştırılabilir. Edat olan sözcüğün yerine “amacıyla” sözcüğü yakışıyorsa amaç ilişkisi vardır.
Seni görmek için geldim.
Seni özlediğim için geldim.
UYARI:Amaç sonuç ilişkisi içeren cümlelerde neden-sonuç ilişkisi de sezilir; ancak neden-sonuç cümlelerinde amaç ilgisi söz konusu değildir.  
9. KOŞULA BAĞLILIK (ŞART) İLİŞKİSİ
Bir eylemin gerçekleşebilmesi için önceden gerçekleşmesi gereken başka bir durumun olmasına koşula bağlılık denir.           
Bu ilişki genellikle “-se/-sa” dilek şart kipiyle, “ise” ekeylemi, (-ince, -dıkça) zarf-fiil ekleri ya da bağlaçlarla (ama, fakat, yalnız, ancak...), sağlanır.
Koşul cümlelerinde eylemin gerçekleşmesi başka bir eylemin gerçekleşmesine bağlıdır. Bu bir zorunluluktur. Koşul cümlelerinde asıl eylem henüz yapılmamıştır.
Cümlede koşula bağlılığın olduğunu anlamak için yükleme “hangi taktirde” ya da “hangi şartla” sorusunun sorulması gerekir.
Biraz çalışsa, o da başaracak.
Seninle anlaşabilirsek birlikte iş yaparız.
İndirim yaparsanız bu elbiseyi alırım.
Seninle gelirim, ancak biraz bekleyeceksin.
Zamanım olursa size gelirim.
Bir haftada okumak üzere kitabı bana verdi.
Bu kitabı okursan bilgin artar.
Onu gördükçe seni hatırlıyorum.
Kitabı vermek üzere aldı.
Ders çalıştın mı başarılı olursun.
İki gönül bir olursa samanlık seyran olur.
Planlı çalışırsan sınavı kazanırsın.
Aralıklı tekrar yaptın mı konuyu iyi kavrarsın.
Geç kalmayacağına söz veriyorsan oraya gidebilirsin.
Sağlığına dikkat edersen hasta olmazsın.
Sınıfını geçersen seni tatile gönderirim.
Uslu ol ki seni her yere götüreyim.
Can vermeyince canan bulunmaz.
Koşul gerçekleşse bile istenilen amaca ulaşılamayacağı anlamını veren cümleler de vardır.
Oyların yarıdan fazlasını alsa da başkan olamaz.
Çok çalışsa da bu işi başaramaz.
Özür dilese de onu affetmem.
Oysa ben onun bu işi başaramayacağını düşünmüştüm.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin gerçekleşmesi bir koşula bağlı değildir?
A) Dersi iyi dinlerseniz testleri çözerken zorlanmazsınız.
B) Soruları iyi yanıtlayabilmem konuyu iyi kavramama bağlı.
C) Algılayabilme yeteneğiniz, okudukça gelişir.
D) Kimse çalmasa da ben çalarım.
E) Akşamüstü buraya gelirsen onu görebilirsin.
 
10.KARŞILAŞTIRMA BİLDİREN YARGILAR
Duygu ve düşüncelerin daha etkili bir biçimde anlatılabilmesi için en az iki varlık, durum ya da kavramın benzerliklerinden veya farklı özelliklerinden yararlanma yöntemidir. Bu nedenle karşılaştırmalarda ya benzer özellikler birlikte verilir, ya da farklılıklar belirtilir.      Ayrıca bir yargıya ancak karşılaştırmalar sonucu varılabiliyorsa orada da karşılaştırma vardır.
Bu tür cümlelerde “gibi,kadar, daha, en, en çok” gibi sözcükler yer alır.
O da tüm liderler gibi karizmatik.
Gölün suyu dereninki kadar soğuktu.
Bu köyde yaşam, kentten daha sakindir.
Bu şimdilik okuduğum en iyi kitap.
Anlamı kapalı olan şiirler daha etkileyicidir.
Gişedeki adam fil kadar şişmandı.
Öğretmen, sınıfın en çok konuşanını öne oturttu.
O sanatçılar arasında eşi az bulunur bir insandı.
Çocukların en beceriklisini bulup getirmişti.
Ona aldığım kalem daha çok benim işime yaradı.
Bu,  önceki testten daha kolaymış.
Küçük elmalar, çoğu zaman büyüklerden serttir.
Olayın sonuçları herkesten çok onu etkilemişti.
Buradaki gibi bir hayatı orada bulamayacağını söylemiştim.
Babam bu kez yumuşak davrandı.
 
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusu değildir?
A) Son şiirlerinde daha pürüzsüz bir dil kullanmış.
B) O, yüzyılımızın en değerli romancılarından biridir.
C) Doğduğu şehre gitmeyeli aşağı yukarı beş yıl oluyor.
D) Eskiden gelecek konusunda bu kadar umutsuz değildim.
 
11.TANIM BİLDİREN CÜMLELER
Tanımadığımız bir varlığı ya da anlamını bilmediğimiz bir kavramı belirleyici özellikleriyle tanımlayan cümlelerdir. Bu cümleler nesnel de olabilir, öznel de.
Tanım cümlesi;
a)Yüklemi “-dir” ekfiili almış bir ad cümlesi olabilir.
b)Yüklemi “denir” veya “adı verilir” fiillerinden biri olan bir fiil cümlesi olabilir.
c)Bu nedir? Bu kimdir? .....nedir?, .....kimdir? sorusuna yanıt veren cümledir.
Resim, insan yaşamının tuvale aktarıldığı sanat dalıdır.
Eleştirmen, sanat eserinin iyi ya da kötü yönlerini ortaya koyan sanatçıdır.
Roman, olmuş ya da olması olası olayları anlatan uzun bir yazı türüdür.
Roman insanın iç dünyasına açılan bir penceredir.
Roman öykünün büyük kardeşidir.
Roman yaşanması olası olayları işleyen edebi bir türdür.
Dil insanlar arasındaki bir anlaşma aracıdır.
Sanat, hayatı yüceltme ve daha anlamlı kılma çabasıdır.
Faylar boyunca çökerek oluşan çukurlara graben denir.
Dize sonlarındaki ses benzerliğine kafiye (uyak) adı verilir.
Deney herkesin hatalarına verdiği addır.
Fabl, ahlak dersi veren en küçük hikâyedir.
Şiir, yazıldığı dilden başka dile çevrilemeyen sanattır.
Şiir, duygu ve biçimin kaynaşmasıyla oluşan bir türdür.
Şiir, insanın duygularını dışa vuran bir söz sanatıdır, umuttur.
Dil, insanlık tarihi kadar eski bir uygarlık taşıyıcısıdır.
Sürekli değişim gösteren canlı bir varlıktır dil.
Resim, doğayı kişisel duygu, düşünce ve hayallerle algılama çabasıdır.
Hukuk, devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların tümüdür.
Sanat, hayatın en canlı, en yüksek bir anlatımıdır.
Merak, bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istektir.
Şair, her yaşta duygu yaşayan insandır.
Gerçek roman, yaşamı yansıtabilen romandır.
 
12.KARŞIT DURUMLARI İÇEREN YARGILAR   
Karşıtlık, birbirine zıt durumların aynı cümlede bulunmasıdır. Aynı cümlede olayların, olguların, durumların ya da kişilerin karşıt özellikleri bir arada verilebilir. Karşıt durumlara yer verme anlamı daha belirgin kılma amacına yönelik bir yaklaşımdır.
Öyle suskun olduğuna bakmayın, ortama alıştıktan sonra bülbül kesilir.
Bu öykü, öz yönünden yeni; biçim yönünden eskimiş değerleri içeriyor.
Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe.
Derin boğazlara girdiğinde coşup köpüren ırmak, düze inince miskinleşir.
Bütün bu ağırbaşlı görünüşünün altında akıl almaz bir hafifliği de hissedildi.
Temmuz ateşlerinde tir tir titriyordu.
Karnı tok da olsa zihni açtır edebiyatsız insanın.
Adamın yüzündeki yumuşak ifade birden sertleşmişti.
Siz, kendiniz konuyu anlamadıkça, onu başkasına anlatamazsınız.
Az tanıdığımız insanlardan, çok çekiniriz nedense.
Hana sağ indi, ölü çıktı geçende.
Varlıklı insanlar gibi, yoksul insanlar da tatil yapabilecekler mi?
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu.
Sürpriz dolu, dalgalı deniz sahildeki kumla birleşince sakinleşiyordu.
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
Bir vardı, bir yok oldu; böyledir dünyanın hali.
En sığ konulara bile en derin sevginizle yaklaşın. (Rahibe Terasa)
Orhan Pamuk’un romanları çok satılıyor, az okunuyor.
Afrika açlıktan kırılırken, Avrupa yiyecekleri çöpe atıyor.
Enflasyon düşüyor, pazardaki malların fiyatları yükseliyor.
Dışarıda terbiyeli, saygılı; evlerde bunlardan bir eser göremiyorum.
Yağmurdan önce karamsar olan çiftçinin, yağmurla birlikte yüzü güldü.
Dışarısı günlük güneşlik; ortalık sımsıcak; oysa burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor.
 
13. DOĞRUDAN VE DOLAYLI ANLATIM
Konuşurken ya da yazarken, kimi sözleri ve cümleleri, bunları söyleyenin ağzından çıktığı gibi, hiç değiştirmeden, kendi ifademiz içinde eritmeden aktarırız. Bu doğrudan (dolaysız) anlatımdır.
 
DOĞRUDAN ANLATIM
Öğretmen:”Herkes yerine otursun .”dedi.
Öğretmen, herkes yerine otursun, dedi.
Bakkal, ben kazayı görmedim, dedi.
Victor Hugo, “Kadınlar zayıftır, ama analar güçlüdür.”der.
Yaşar Kemal, “Ben sadece kendime benzerim.”demiştir.
O, kendinden başkasını düşünmez, deyip konuyu kapadı.
Bu güzelliği, bütün gençliğim boyunca duyup sindirdim içime.
”Oyun” sözcüğü, tiyatro sanatının ayrılmaz bir parçasıdır.
Montaigne şöyle diyor:”Başına dolu yağan, dünyanın dört bucağını fırtına içinde sanır.”
Ancak içinden aydınlanan dışına ışık verir.”diyor yazar.
Yazar:”Açlığınızdan midenizin büyük olduğunu bilmiyorsunuz.”demiş.
Cenap:”Ümit insanın içinde susmayan bir kuştur.”demiş.
Bechtein:”Dostu olmayan insan, en yoksul insandır.”demiş.
James Allen, düşünce ve amaç bir hedefe bağlanmadıkça başarı sağlanamaz, der.
“Aradığını bilmeyen, bulduğunu da anlayamaz.” diyor Bernard.
Tatile çıkmadan önce bana uğramayı unutma.
Gençler, kimi zaman yetişkinlerden daha ince düşünürler.
Tayfun: ”İnsanın aç kalmasıyla sevgisiz kalması aynı şeydir.” diyor.
İlgisiz bir biçimde: “Sen ne istiyorsun?” diye bana sordu.
 
DOLAYLI ANLATIM
Kimi zaman başkasına ait sözleri, kendi ifademiz içinde eriterek anlatırız. Bu dolaylı anlatımdır.
Öğretmen, herkesin yerine oturmasını istedi.
Müdür, öğrencilerin toplanmasını söylemiş.
Kimseye yardım etmeyeceğini belirtmiş.
Konuşmacı, söylediklerinden ders alınmasını önerdi.
Bir bilge, herkesin kendisine ait hazinesi olduğunu söyledi.
İnandıklarından hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini söyledi.
Üç gün önce geldiklerini söylediler.
Yazar, incelemelerinin tarafsız olduğunu söylüyor.
Bu kafayla giderse tahtalı köye çabuk gideceğini söyledi.
Onu tekrar uyararak böyle davranmamasını söyledi.
Öğretmen konunun bittiğini söyledi.
Eskisi gibi çalışamadığını söyledi.
Akşamüzeri rüzgâr hafifleyince yola çıkacağını söyledi.
Teknolojik gelişimlerin çevre sorunlarını artıracağını söyledi.
Denemede öğretici olmak değil, yarayıcı olmak gerektiğini söyledi.
Çocukluğunda romanlardaki kahramanların yaşadığına inanırmış.
Bir yapıtında, hiçbir insanın tek maskeyle dolaşamayacağını belirtiyordu.
Ahmet, ailesi gezi için izin vermeyince keyfinin kaçtığını söyledi.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “dolaylı anlatım”a başvurulmuştur?
A) Yarınki toplantı için Ankara’ya gideceğini söyledi.
B) Roman kahramanları gerçek hayattan alınmıştı.
C) Yabancı sözcükleri olabildiğince az kullanmalıyız.
D) Psikolog: “Hayvan besleyen çocuklar, daha başarılı oluyor.” dedi.
Aşağıdakilerden hangisinde dolaylı anlatım söz konusudur?
A) Yazar incelemelerinin tarafsız olduğunu söylüyor.
B) Eleştirmen, bu eserin geçmişle bağlantısını kuramayız diyor.
C) Cenap:”Ümit insanın içinde susmayan bir kuştur.”demiş.
D) ”Ancak içinden aydınlanan dışına ışık verir.”diyor yazar.
E) Yazar:”Açlığınızın midenizden büyük olduğunu bilmiyorsunuz.”demiş.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol